Kötü niyet tazminatı, iş güvencesinden yararlanamayan işçinin, belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından kötü niyetli olarak feshedilmesinin hukuki yaptırımı olarak karşımıza çıkmaktadır.
İş güvencesi kapsamında bulunan işçiler, yani 30 kişiden fazla işçi çalışan işyerlerinde en az 6 aydır çalışan kişiler, kötü niyet tazminatından yararlanamazlar. Kanun bu kişiler için, işe iade ya da işe iade kararına uyulmaması halinde iş güvencesi tazminatı öngörmüştür. İş güvencesi kapsamında olmayan kişiler için oluşturulmuş tazminat hakkıdır ve kıdem ve ihbar tazminatlarının dışında düzenlenmiştir.
Örneğin, herhangi bir sebeple işvereninizi SGK ya şikayet ettiniz. İşveren de sırf bu sebepten sizi işten attı. Burada ilk kazanacağınız tazminat İhbar tazminatı hakkıdır; ancak, dava açmadan bu hakkınızı elde edemezsiniz. Ayrıca, iş sözleşmeniz de haksız olarak feshedildiği için kötü niyet tazminatı hakkınız da doğuyor. Tüm bunlar için ayrıca dava açılması gerekirken, davalar 10 yıl içinde açılmalıdır.
İşçinin işveren kişiden bu tazminatı isteyebilmesi için, işverenin fesih hakkını kötüye kullandığını ispat etmesi gereklidir. Kanun, kötü niyetin varlığına dair ispat yükünü işçiye yüklemiştir. Fesih hakkının kötüye kullanımı, usulünce yapılmış bildirimli fesihte değil, usulsüz fesihte söz konusu olabiliyor. Bu durumda işçi işverenden, hem kötü niyet tazminatı, hem ihbar tazminatı hem de kıdem tazminatı talep edebilir.
Kötü niyet tazminatının varlığından bahsedebilmek için, işin sürekli bir iş olması gerekmektedir. Çünkü süreksiz işlerde, bu durum uygulanamaz. En çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, daha uzun süreli süren işlere sürekli iş denir.
Çoğu çalışan işsiz kaldığında kıdem tazminatı hakkının varolduğunu düşünüp, ihbar tazminatı hakkının varlığından habersizdir. Kötü niyet tazminatının adını ise duyan çok çok az sayıda kişidir.
Yorum Yap